Kararsızlıklar Noktası

Hayatımda dönüm noktası sayılabilecek bir süreç daha sona erdi. Kimine göre 6 ay askerlik çok kısa gibi gelse de yeri geldi çok zor günler geçirdiğimde oldu. Yani gün hesabı değilde o günde neler yaşadığı hesaplanması daha mantıklı olsa gerek. Allah’a şükürler olsun ki canım vatanımın her köşesi ayrı güzel olsa da en sıkıntısız yerde askerlik yaptığımı söyleyebilirim. Ancak oradaki bütün streslerin üzerine yalnızlık ve özlem çok yıpratıyor insanı. Askerlik hayatım boyunca yanımda olan tüm sevdiğim insanları hiç unutmayacağım. Ve aksine yanımda olmak şöyle dursun ruhunu bile hissetmediklerim ise aklımın başka yerine kazılı.

Buraya çok şey şey yazmak istiyorum esasında ama gelin görün ki şu an hasta olmam bırakın yazmayı düşünmeme bile engel oluyor. Sağlık kıymet bilinmesi gereken en önemli şey. Ha birde hasta iken insanın gece kabus gibi rüyalar görüp kırk sefer uyanması çok zor bi durum. Askerden geleli iki buçuk hafta oldu. Ama annem ve babam zaten en az bir aydır hastalar özellikle babamın ben askerde iken atlattığı trafik kazası onu hayli yıpratmış gibiydi. Allah onlara sağlıklı uzun hayırlı ömürler versin. Bana da soğuk geçeli üç gün felan oluyor. Başta iki hafta hasta olmayınca atlattığımı düşünmüştüm ama sonunda bende hastalar kervanına katıldım. Bu hastalık mevzusunu daha fazla uzatmadan askerlik ve gerçek hayatın başlaması ile ilgili bikaç not düşeyim.

En son yazıda nerede kaldım bilmiyorum. Normalde okurdum fakat okuyacak derman bile yok şuan. Askerde onbaşı rütbelerini aldığımız zaman kendi sorumluluklarımızın üzerine yenileri de eklenmiş oldu. Ve bu sorumlulukları askerlik bitene kadar en iyi şekilde yapmaya çalıştım. Son üç ay denetleme telaşı ile geçti. Ama sürekli denetleme tarihlerinin ertelenmesi ile bu heyecanı yaşamadan bitirdim. Ocak 2018’in girmesiyle 29’dan gün almış oldum. Bütün kardeşlerimin en geç 26’sında evlendiğini düşününe acaba nereye doğru gidiyorum diye sürekli kendime sormadan da edemiyorum. Ama askerliğin en güzel günleride son zamanlardı. Komutanımızın doğum günü kutlaması ve biz terhis olanların veda geceleri de unutulmayan günlerdendi.

Bu arada yazı çok dağıldı farkındayım ama bugünlük böyle olsun. Bunu bile yazabildiğime şükrediyorum. Herneyse askerlik bitince korktuğum günler ile başbaşa kaldım. Bu seneki öğretmen atamaları yine 20bin olunca zaten umudu direk kesmiştim. Önümüzde kpss sınavının 3ay yerine 6 ay sonraya ertelenmesi benim için güzel gelişmeydi fakat zaten onu bile kazanacağım garantisi yokken birde bu 6 ay boyunca evde ne yapacaktım. Başta hiç dokunulmayan denemeleri testleri felan konu konu ayırıp çok güzel bir program yaptım fakat maalesef işler o yönde gelişmedi. Terhisimden dolayı eve gelen misafirlerin tek dertleri ‘napacan şimdi’ diye sorup durmaları. Bu terhisten bugüne kadar geçen 2 hafta o kadar stresliydi ki anlatamam. Başta part time iş bulup ikindi vaktinden sonra da ders çalışırım diye düşünsem de abimlerin iş teklifi kafamı daha çok allak bullak etti. Eğer işe girersem akşam 8 den sonra o yorgunluk üzerine mümkün değildi benim ders çalışmam. Ki kpss zaten bırakın normal çalışmayı çok sıkı çalışmayla bile zor kazanılacak bir sınav. Üniversite sınavı gibi değil ki önünde bin tane seçenek olsun. Ya atandın ya da atanamadın. Koskoca ömründen bir yıl gider sonra başa sararsın. Yani iş konusunda o kadar çok kararsın kaldım ki bir tarafta neredeyse 10 yıllık emek var diğer tarafta ise bütün bu emekleri unutup iş hayatına atılmam. Yaşımın da haliyle gecikmesiyle annemin babamın çevremdeki insanların gözüne bakıp nasıl evde durup ders çalışacağım diyebilirdim. Hatta bu konuyu sırf yalnız düşünebilmek için sabahtan dışarı çıktım ve çarşıda bi cafeye oturup ne yapmalıyım diye kendimle tartışmaya başladım. Kendimi memnun etmesemde abimlerin orada çalışmalıydım ve kararım bu yönce oldu. Millet işi zor bulurken benimkisi iş beğenmemezlik değildi kesinlikle ama o kadar emeğin heba olacağını düşünüp durmak çok zoruma gidiyordu. Pazartesi günü yani bugün işe başlamak için geceden o stresle hasta hasta uyumaya çalıştım. Ama gece hiç uyuyamadım ve hasta halde işe gittim. Baktım ki olmuyor geri döndüm. Bugün ise aynen böyle yatakta yatarak geçiverdi. Herkes bir hayat kurmakla meşgul olurken benim bu boşvermişliğim beni nereye götürüyor hiç bilmiyorum.

Aslına bakarsanız  daha aklımda yazmak istediğim çok şey var. Bir çok güzel sevdiğim sözlerden bazılarını da düşüncelerimle birlikte yazıda yer vermeyi düşünüyordum. Yazı tamamen benim sıkıtılarımla boğulmş bir durumda. Ama gerçekten normalde hiç yazacak durumda bile değilim. Böyle hasta iken gerçekten insan hiç güzel şeyler düşünemiyor. Ama elbette çok güzel anılarım da oldu. Bu anılara dair resimleri de aşağı tarafta yer yer açıklamasıyla bilrlikte yer vereceğim. Son olarak sadece aklımda yapmak istediğim bir faaliyet olan hikaye yazma yarışmasına da katılacağımı burada beliteyim ki gelecek seferde bu yazacağım hikaye ile ilgili de açıklamalara yer vermiş olayım. İnşallah gelecekteki yazıda kendine güveni yerine gelmiş, hedeflerinden birşey kaybetmemiş, sağlıklı, mutlu, keyifli bir Zübeyir çıkar karışınıza. Allah’a emanet olun. Kalın sağlıcakla…

                         

Kırgın bir günden kalan…                                 Bir Çarşı kahvaltısı…                        Hazırladığım bir sabah kahvaltısı….

                                                                

Hazırladığım fırında et…                          Yalnız geçen bir çarşı kahvaltısı….           Komutanımızın doğum günü…

                                          

Beni yalnız hiç bırakmayan                      Bir nöbet zamanı…                        Terhise yakın hatıra fotoğrafları….
kediler için yuva yapmıştım….

          

Komutanlarımızın terhis hediyeleri…        Terhis pastası…                                       Terhis şenliği…

                             

Eve geldiğim günün fotoğrafı…                                  Geldiğim günün karı…                  Geldiğim günün kahvaltısı…

Yazar: sislidusler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir