Mutluluğu Beklerken

Yazamıyorum. Belki de yazmadığım için bunalıma gireceğimi düşünüyorum. Üç beş satır bir şeyler bu beni bir süre oyalayacak belki. Tek çare arda bir gözden yaş dökmekse bu da o anlık için geçiştiriyor hayatı. Allah gerçekten hiçbir şeyi sebepsiz yaratmamış. Ağlamak kelime manasında olumsuz bir şey olsa da ağlayamamayı düşünemiyorum. Son yazdığımdan bu yana 3yıl 1ay olmuş. Bugün bu satırları yazıyorsam sırf bu söylediklerim için. Yani içimi rahatlatmak için yol yöntem hepsi. İnsan belki anlaşılmak için yazar belki de yazacak kimse bulamadığı için yazar bilmiyorum. Nilgün Marmara insanlara söylemek yerine nasıl satırlara döktü ise hayatını öyle dökmek benimkisi. O intihar ettikten sonra eşinin “Şiir yazdığını bile bilmezdim. Bir kenarda pıtır pıtır bir şeyler yazardı” demesindeki serzenişi çok önceki yıllar satırlarında dile getirmişti oysa. “Yabancıların en yakınıydın” sen diye. Ama yazmak bile çare olmamış ki ömrünün kalanını feda etmiş bütün yaşadıklarına…

Kendim ile zaman geçirmeyi gerçekten seviyorum. Çünkü kendi iç muhasebemi bir en iyi kendimle yapıyorum. Dert anlatmayı sevmiyorum insanlara. Belki bu yüzden insan içine çıkmak da istemiyorum. Sezemiyorum artık insanları; acaba derdinle dertlenecek mi yoksa derdinle mutlu mu olacak? Ben ikincisini görüyorum hep çünkü. Her ne kadar çevremdeki insanları üç beş ile sınırlandırsam da hayatını devam ettirmek için başka insanlarla muhatap olmak zorunda kalmak güç. Örneğin iş hayatında baskın değilsen ezilen taraf oluyorsun. Bunca yıl boyunca acımasız olmayı zaten heves bile etmedim ama ezilmemeyi de bir öğrenemedim. Kendi kendimi mutlu etmeyi başarmam çok değil 3-5 yıllık mesele ama bazen öyle bir an geliyor ki sen zar zor kendini mutlu etmeyi başarsan da illaki bunu bozan birileri oluyor. Çünkü ben girdiğim her kurumda hak, adalet dedikçe bunlardan rahatsız olan birileri olmuştur. Hiçbir zaman kendi özümden taviz vermedim. Kendini, kuruma ayak uyduran öğretmen değil kendi ideal öğretmen değerlerine sadık kalan biri olmaya çalıştım. Ama şunu söylemeliyim ki öğretmenlik hevesimin son demlerini yaşamaktayım sanki. Gözümdeki o saygın meslek hastalıklı bir beden gibi gün gün eriyor. Bir gün bu mesleği yapmıyor olursam bilin ki bu savaşı kaybetmişimdir.

Bu dünyaya bir gün iyiliğin hâkim olacağını düşünmek bazen zor geliyor. Gün geçtikçe bu da mı olacaktı dediğimizin fazlası oluyor. Her şaşırtan olay insanlara doğal gelmeye başlıyor. Bu hızlı kabullenişi bünye kabul etmiyor. Hızlı yaşayıp hızlı kaybediyoruz duygularımızı. Anı tek tek yaşamak yerine anı öldürmeye adıyoruz hayatımızı. Sevmek, sevilmek mi? Orası çok ayrı boyut. Bu konu hakkında daha önce neden kaydettiğimi hatırlamadığım şu alıntıyı bırakıyorum.

İzlersin bazen, sadece izlersin. Yaşayamadığın duyguları, mutluluğu, karşılıksız sevgiyi. Ve sonra istersin, artık sevmeyi değil de sevilmeyi istersin. Ve zaman geçer aradan. Sevilirsin, kaybedilmekten korkulan insan olursun. Ama bunların hiçbiri tatmin etmez seni. O umduğun duygular, sana karşı hissedilen duyguların senin için bir önemi olmadığını fark edersin. Ve anlarsın ki, onların sana karşı hissettiği duygular değil de onun sana karşı hissettiği duygunun daha önemli olduğunu fark edersin. Onun, senin hayatında daha büyük bir rol oynadığını fark edersin. Aslında sevilmeyi değil de onun tarafından sevilmeyi istediğini anlarsın. Ama bunun sana ne kadar uzak olduğunu her defasında anlamışsındır. Çünkü en büyük uzaklık, en yakınlarımızın bize hissettirdiği duygulardır.

Yazacak çok şeyim oluyor ama yazar mıyım bilmiyorum. Buradaki yazdıklarım sadece üç beş kırıntı. Ama elbette biliyorum ki bu hayat sonsuz mutluğun var olduğu bir yer değil. Bu sene son kez deneyeceğim hayallerime tutunmayı ve ömür var ise daha seneye bugün buraya başardığımı söylemek için de yazacağım. Başarmak demişken aklıma daha önce radyoda “Sizce için başarının sırrı nedir” sorusuna gelen cevaplardan yayınladığım şu sözler geldi aklıma.

Başarı göreceli bir kavramdır. Her insan için başarının tanımı ve ona ulaşma yolu farklı olabilir. Kimisi için başarı, kariyerinde yükselmek ya da maddi kazanç sağlamakken; başkası için sağlıklı ilişkiler kurmak, iç huzuru yakalamak veya bir hobide kendini geliştirmek olabilir. Kişisel hedefler, değerler ve hayattan beklentiler, başarıyı nasıl algıladığımızı şekillendirir. Başarı, bu nedenle mutlak bir sonuca ulaşmak yerine, bireyin kendi hedefleri ve hayalleri doğrultusunda ilerlemesi ve bu yolda tatmin bulmasıdır. Yani başarı kişiseldir, başarmak kişiseldir. Benim için başarı benim ve sevdiklerimin sağlıklı, mutlu ve konforlu bir hayat sürmemizdir.

Umarım her iyi insan başarır… Görsel olarak ne bıraksam diye çok düşündüm ve hayalimdeki yaşamak istediğim evde karar kıldım. Yine başka bir yazıda görüşmek üzere. Hoş çakalın…

Yazar: sislidusler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir